The Quills

 

The Quills

 
                                 Black Quill                                         Blue Quill                                            Red Quill
                                 Black Quill                       Blue Quill                       Red Quill

Tuesday, December 27, 2011

Scarlet Letter

Selam,

Ben kırmızı. Aşkın rengi olmak isterdim, tutkunun. Onun yerine öfkenin rengi oluverdim.

Hayatımdaki bütün olaylar/kararlar ben öfke krizinden oldu. Ancak çok nadir 'mantıklı' kararlar alabildim. Bugün o mantıklı kararlardan bir tanesini anlatacağım.

Son iki yazımı okuduysanız, hissetmişsinizdir, çok 'masum' kız ayaklarında değildim. Hatta ve hatta bildiğin o kötü kızlardandım ama içim dışıma yansımamış olacaktı ki, tanımasan saftirik, masum, temiz bir kız derdin. İşte bu nedenle ki, lisedeki kız arkadaş grubum mükemmel bir bubble içerisinde büyümüş prenseslerden oluşuyordu.  Onların temizliği saflığı yanında geçen günler boyunca kendi kirliliğimden nefret edip durdum. Hep içi çürük elmaydım ben, en büyük korkum da birinin içimi görmesiydi. O nedenledir ki, birisi bana 'kirlisin' dediği anda birden yeni kurmayı başardığım mükemmel dünyam yıkılıveririr.

Bu kızlardan kendimi korumak istedim. Onları da benden ve hayatımdan çıkardım onları. Yavaş yavaş, arayı soğuta soğuta ki acı çekmesinler, alışsınlar diye.

Yakın zamanlarda, yine depresif bir anımda, hayatımda kimsenin kalmadığını hissettim. Tek tek herkesi çıkarmıştım hayatımdan. Özür dilemek istedim zorla kovduğum herkesten. Kızlarla başlamak istedim.

-Neden gittin? Neden bizi bıraktın? Senin yüzünden çok acı çektik.

O kadar sorunsuz insanlardı ki, hayatlarında ki en kötü olay benim arkadaşlığımı kaybetmekti. Kızmalarını beklemiştim, kırgın olmalarını. Ama 'hayatlarını mahvetmiş' kötü kadın olmayı beklememiştim.

-Neden gittin?

Okul, farklı hayatlar dedim. Gerçeği söyleyemezdim.

-Neden?

Zaman olmadı. Öküzümdür. Özrümü kabul edin ve bitsin.

-Neden?

Çünkü, ben minik bir orospuydum ve sizler bebeklerin leylekler tarafından getirildiği bir dünyada yaşıyordunuz.

Sessizlik ve ardından kopan fırtına.

-İğrençsin. İnanmıyoruz. Senin gibi biriyle nasıl arkadaş oluruz? Neden hayatımıza yeniden girmeye çalışıyorsun? Bencil. Git. Kirlisin. İğrenç. Yardım alsana, normal değilsin.

Sessizlik. Kaçtım.

Uzun süre, yüzleşemedim bu olayla. Ağladım ama. Hem o gece ağladım. Hem sonrasında ağladım. Ama yüzleşemedim.

Artık yüzleştim. Ama atlatamadım. Hala onları düşündüğümde utanır gibi oluyorum kendimden. Yüzüme kese kağıdı geçiresim gelir, ya da göğsüme kocaman bir kırmızı 'A' harfi yapıştırmayı düşünürüm. Ama çok uzun sürmez bu aklıma gelme dönemli. Çok nadir durumlarda patlar olmuştu artık.


Bugün metroda kızlardan birini gördüm. Gittim kendime kırmızı kumaş aldım.


2 comments:

  1. "sen geçerken sahilden sessizce,
    gemiler kalkar yüreğimden gizlice"
    Orhan Atasoy un güzel bir bestesi,bilirsin.insanlar geçerken etrafından,tanıdığın insanlar,yüreğinden gemiler kalkıp gidiyor belki senin de,bilemiyorum...

    ReplyDelete
  2. Niye bilmiyorum ama yorumun çok hoşuma gitti, teşekkür ederim. :)

    Daha çok yapraklar dökülüyor gibi...

    ReplyDelete