Parça bitince hoca bu çocuğun hikayesini anlatsın diye büyük bir sabırsızlıkla bekledim. Midemde kelebekler vardı ve sadece sesini duyduğum birinin üzerimdeki etkisine şaşırmıştım. Hoca bu kayıtta çocuğun 10 yaşında olduğunu söyledi, işte ismini söyledi (hatırlamıyorum), nerde doğduğunu vs. Sonra susunca ben de daha yeni kayıtlarının olup olmadığını sordum büyük bir ümitle, yeniden onun sesini duyma isteğiyle dolup taşıyordum.
Hoca bu çocuğun zamanında klasik müzik orkestrasıyla sürekli konser verdiğini ama kendisini çok zorladığı için sesini kaybetmiş olduğunu söyledi. Ses tellerini geri dönüşü olmayacak bir şekilde yıpratmış olduğunu söyledi.
İşte o zaman kalbim öyle bir sıkıştı ki, o kadar üzüldüm ki, çocuk masumiyetimle o kadar bağlandım ki o sese, ağlamaya başladım ve içim büyük bir ümitsizlikle doldu.
Ve daha sonrasında baya bir uzun süre rüyalarımda o çocuğun farklı versiyonlarını gördüm, dış görünüşünü bilmediğim için her rüyamda farklıydı ama sesi hep aynıydı.
Ve uyandığım zaman gözlerimde yaşlarla uyanırdım çünkü her seferinde onu yeniden kaybediyordum.
Yeni okuyabildim ancak, blue.
ReplyDeleteAklıma takılan soru şu: Nerede, ne zaman, nasıl kaybettik bizler masumiyetimizi?
Along the way.. Sindire sindire kaybettik..
ReplyDelete