Mutsuz doğanlardanım ben. Hüzün, siyah ya da sonbaharın en son düşen yaprağı... Ağlamak, çok ağlamak, ağlayarak uyuyakalmak. Başka türlüsünü hiç öğrenemedim, öğrenmek istememiş de olabilirim.
Ama hep yazdım. Düz yazı, deneme, şiir hatta öykü bile. Denedim hep duygularımı anlatacak, beni bu cendereden çıkaracak yolu bulmayı.
Şimdi yine başa döndüm, yine yazmaya çalışıyorum. Hayatımı bu kendimi soktuğum bok çukurundan çıkarmaya, içimde seneler önce yazarken ölmüş kısmı canlandırmaya...
İşte bu kadar benim yazma sebebim: Bir şişe şarap, sayısız sigara, biraz müzik ve fikir bir dosttan çıkan.
yazmak kendini okumaktır..kıroca bir laf mı oldu..silmek te istemiyorum..
ReplyDeleteİçinden geçtiği sürece sözler pek de önemli olmuyor, çoğunlukla.
ReplyDelete