The Quills

 

The Quills

 
                                 Black Quill                                         Blue Quill                                            Red Quill
                                 Black Quill                       Blue Quill                       Red Quill

Friday, March 2, 2012

Too Good To Be True

Öncelikle Blue şarkımı çalıp, benden önce paylaşmış. Ama çok seviyorum kendisini o nedenle affettim.

Bu yavşak girişten sonra gelelim asıl olaya. Benim sevgilim varmış meğersem.

Bahsettim mi bilmiyorum. Kaldığım evde benden başka 3 kişi daha vardı. 1 adet Dutch çift ve bir adet İtalyan. Yaklaşık bir ay içinde biz İtalyan ile gayet casual bir şekilde yatmaya başladık. Hani sevişmek istediğin ama başkasının olmadığı o geceler olur ya işte o geceleri doldurmak için.

Geçenlerde İtalyan'ın hoşlandığı kız sevgilisinden ayrıldı. Daha yakın bir zamanda da Dutch couple evden taşında ve biz evde yalnız kaldık.

Biraz daha detay. Hoşlandığı hatun ayrılır ayrılmaz bizimkine mesaj atıyor. Biz o sırada yatmak üzereyiz. Tabii ki siklemiyoruz telefonu. Hatun bu sefer ısrarla arıyor. Mod kalmadı. Telefonu açıyor en sonunda. Resmen çocuksu bir sevinç yüzünde. Bir yandan bana özet geçiyor hatunu ve durumu bir yandan da öpmeye çalışıyor.

Rahatız dedik de, o kadar da değil be.

Hatunun peşinden koşar diye düşünüyordum. Ama 'biz'de değişen bir şey yok. Hala yatıyoruz. Hatta daha sıklıkla.

Rahat hatunum ya. Soracağım. Hatuna ne oldu? Cevap yok adam akıllı. Ben de bizimki beceriksiz diye düşünüyorum. Salağım ya, bir de üstüne yardım ister misin diye soruyorum.

Dutch couple gidince ev pek bir boşaldı. O zamandan beri ortam bir garip. Normalde kapımı çaldıktan sonra ben kapıyı açana kadar kapıda bekleyen, bin kez teklif etmeden odama adım atmayan adam davetsiz odama girer oldu. Saçma sapan bir akşam ne pişirsek, alışverişe mi çıksak, onu mu yapsak, bunu mu yapsak muhabbeti.


Hala salağım.

Geçen gece rakı sofrası kurduk bizimkilerle. Yaklaşık 5 seneden sonra ilk rakı deneyimim. Gecenin 4'ünde döndüm eve. Su içeyim vs derken mutfakta fazla takır tukur yapmışım. Uyandı bu. Hazır uykudan uyanmışken dedim sevişelim, sarhoş kafam boşa gitmesin.

Kafa sarhoş ya, sigaramızı içerken rakı sofrasını anlatıyorum buna. Rakı sofrasının adabını biraz bozmuştuk biz yerli yersiz flörtleşmelerle onu anlatıyorum. 'Filiz sevişelim mi?' mantığı ile yapılan bir teklif, 'Hadi lan Red, bir yalasam memelerini?'.

Tuhaf bir sessizlik. Komik ulan, gülsene.

Başkasıyla uyuyamadığım için kaçar odama giderim ben. Bizimki de izin verir. Kal dedi bu gece. Hadi, tamam, uyu bari.

Ertesi gün sinirli adam. Noluyor lan? Herhalde okulda falan sorun var diye, cici kız ayaklarında yatıştırıyorum bunu. Değerli ev arkadaşım sonuçta. Bana kızmış. O varken neden millete kuyruk sallıyor muşum?

Hani çok şaşırırsınız ya da sinirlenirsiniz ve o anda İngilizce tepki çıkartamazsınız. 'Bi siktir git ya!' Hatuna noldu? Sen eve başkalarını attın? Ben başkalarını attım? Kafan mı iyi sabahın köründe?

- It is perfectly normal for your boyfriend to get jealous of you.

Perfectly'de ve your'da vurgu var.

Beyefendi seks ile aşkı karıştıranlardanmış. Hatun hafif çocuksu platonik bir aşkmış. O ilk tepkisi ve sonrası beni kıskandırmak(!) içinmiş. Benle yatmaya başladıktan sonra sadece bir kez başka biri ile yatmış onda da sarhoşmuş. Ben de sadece onunla yatıyormuşum (!).

Farkında olmadan sevgili yapmışım haberim yok. Migrenim tuttu diye odama kaçtım.

Oysa her şey ne kadar basit ve güzeldi. Roommate Agreement'ın bir benzerini hazırlamalıydım yatmadan önce. Salak aklım. Honeymoon is over.


No comments:

Post a Comment